1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Zona Bağışıklık Sistemi Güçsüzleri Seviyor

Zona Bağışıklık Sistemi Güçsüzleri Seviyor

featured
zona-bagisiklik-sistemi-gucsuzleri-seviyor.jpg
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İsim olarak birçok kişinin bildiği Zona (Herpes Zoster) aslında çok iyi tanınan bir hastalık değil. Yetişkinlerin yaklaşık yüzde 20-30’unu etkileyen bu sorunun bağışıklık durumu ile yakından ilişkili olduğunu söyleyen Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Aliye Sevdem Gülcan, zonanın nadir de olsa bazen uzun süreli sinir ağrısı ve görme kaybı gibi ciddi komplikasyonlara neden olabileceğine işaret etti. Bu nedenle hastalığın önemsenmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Gülcan, hastalıktan korunmak için aşılanmanın önemine işaret etti. 

 

Ağrılı ve döküntülü bir hastalık olan zona, bağışıklık sistemi ile yakın ilişkili olan bir sorun. Hastalığın özellikle stres, yorgunluk ya da bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda ortaya çıkarak kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Aliye Sevdem Gülcan, özellikle içinde bulunduğumuz kış aylarında artan enfeksiyon hastalıkları ve zayıflayan bağışıklık sisteminin zonanın ortaya çıkma riskini de artırabileceğine işaret etti. “Bu dönemde grip, soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlar arttığı için vücut daha savunmasız hale gelir. Eğer kişi çocuklukta suçiçeği geçirmişse, suçiçeğine neden olan varicella-zoster virüsü (VZV) tekrar aktive olarak zona hastalığını tetikleyebilir” dedi. 

“GİZLİ KALMIŞ SUÇİÇEĞİ VİRÜSÜNÜN AKTİVE OLMASIYLA ZONA GELİŞYOR”

Halk arasında daha çok “gece yanığı” olarak da bilinen zona, varisella zoster virüsünden kaynaklanıyor ve yetişkinlerin yaklaşık yüzde 20-30’unda görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl tahminen bir milyon vaka tespit edildiğini söyleyen Dr. Aliye Sevdem Gülcan, “Zona, geçirilmiş suçiçeği enfeksiyonundan sonra, sinir köklerinde gizli kalan ve su çiçeğine neden olan varisella-zoster virüsünün yeniden aktif hala gelmesiyle ortaya çıkan viral bir hastalıktır.” dedi. Dr. Gülcan, “Suçiçeği geçiren bir kişide virüs vücudunda kalır. Yaşamının bir döneminde virüsün aktifleşmesi sonucu zona ortaya çıkar. Ancak hiç suçiçeği geçirmemiş ya da suçiçeği aşısı olmamış kişiler, hastalık olan bir kişiden VZV ile enfekte olabilir. Yani virüsü alabilir” diye konuştu. 

 

“BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLÜ KİŞİLERDE NADİREN GELİŞİYOR”

Zona görülme sıklığının bağışıklık durumu ile güçlü bir şekilde ilişki içinde olduğunu ve bağışıklığı güçlü bireylerde nadiren zona geliştiğini söyleyen Dr. Gülcan, “Bağışıklık sistemi zayıf kişilerin zona hastalığına yakalanma riski sağlıklı kişilere göre 100 kat daha fazladır. Kemik iliği veya organ nakli ya da lösemilenfoma veya solid malignite gibi herhangi bir nedenle kemoterapi ve/veya radyoterapi gören kişiler zona hastalığı açısından risk altında olabilir. HIV enfeksiyonu, diyabet ve romatolojik hastalıklar gibi kronik hastalıklar nedeniyle uzun süreli immünsüpresif ilaç kullanımı da zona hastalığı gelişiminde rol oynamaktadır. Bunun yanında ileri yaş, duygusal stres, akut veya kronik hastalık varlığı gibi birçok etken hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici rol üstlenir.”

 

ŞİKAYETLER ÖNCE TEK TARAFLI BAŞLIYOR

Zona hastalığı olan kişilerde genellikle ilk bulgunun vücudun sağ veya sol tarafında olmak üzere tek taraflı, belirli bir alanda, yanıcı batıcı şekilde şiddetli ağrı olduğunu belirten Dr. Gülcan, belirtiler konusunda şunları anlattı: “İlk bulguları takiben birkaç gün içinde, aynı bölgede döküntü başlar ve o alana yayılır. Döküntülerin zamanla içleri sıvı dolup daha sonra da kuruyup dökülürler ve bu süre ortalama 2-3 hafta sürebilir.”

 

DÖKÜNTÜ OLMADAN DA OLUŞABİLİR

Hastalığın çok nadir de olsa döküntü olmadan da oluşabildiğini ve bu durumun tanıyı da zorlaştırdığını söyleyen Dr. Gülcan, “Bununla birlikte nadir de olsa zona bazen yüzde göz veya kulak bölgesinde tutulum yapabilir, bu durumlarda görme kaybı veya duyma kaybı gibi önemli komplikasyonların önlenmesi amacıyla acil tedavi gerekir.” Diye konuştu. 

Virüsün temas yoluyla bulaştığını hatırlatan Dr. Gülcan, “Özellikle gebeler, kanser hastaları, kemoterapi/radyoterapi alan, yani bağışıklığı baskılanmış kişilerin zonaya yakalanma ihtimali daha yüksektir. Aynı zamanda bu kişilerde hastalığın seyri de sağlıklı bireylere göre çok daha şiddetlidir. Bu nedenle zona tanısı alanların özellikle riskli gruplardaki kişilerden uzak durması çok önemlidir” Dedi.

KENDİNİZİ AŞIYLA KORUYUN

Hem hastalığın önlenmesi hem de olası komplikasyonların önüne geçilmesi için aşılanmanın önemine işaret eden Dr. Aliye Sevdem Gülcan, sözlerine şöyle devam etti; “Aşı, kişinin zonaya yakalanma riskini tamamen ortadan kaldırmaz, ancak zona aşısı hastalığın seyrini hafifletebilir, şiddetini azaltabilir ve postherpetik nevralji olarak isimlendirilen zona sonrası görülen uzun süreli sinir hasarına bağlı ağrı riskini düşürebilir. Bu nedenle özellikle yaşla birlikte risk arttığı için 50 yaş üzerindekilere, hastalıklar ya da tedaviler dolayısıyla bağışıklık sistemi zayıflayan kişilere ve hastalıkla karşılaşma yüksek olduğu için suçiçeği geçirmiş olanların aşılanması çok önemlidir.”

 

“HASTALIĞI OLANLAR BAŞKALARINI KORUMAK İÇİN BU ÖNLEMLERİ ALMALI”

Hastalığa yakalanmış kişilerin kabarcıklar ortaya çıkmadan veya döküntüler kabuk bağladıktan sonra virüsü yayma tehlikesinin bulunmadığını belirten Dr. Gülcan, virüsün başkalarına geçmesini önlemek için yapılması gerekenler konusunda şu bilgileri verdi; “Virüsün başkalarına bulaşmasını engellemek için yapılması gerekenlerin başında döküntü bölgesinin örtülü tutulması geliyor. Ayrıca, kişisel giysi ve havlu gibi eşyalar başkalarıyla paylaşılmamalı. Özellikle suçiçeği aşısı olmamış, bağışıklığı düşük hamile kadınlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, kanser hastalarında ve bir aylıktan küçük bebeklerde enfeksiyon ağır seyredebileceğinden temas etmekten kaçınılmalı. Temas gerektiren sporlardan uzak durulmalı. Bir diğer önemli nokta ise el hijyeni. Döküntüyle temas halinde eller mutlaka yıkanmalı.”

 

TEDAVİDE AMAÇ HASTALIĞIN SÜRESİNİ VE ŞİDDETİNİ AZALTMAK

Zona iyileştikten sonra bile, birçok hasta postherpetik nevralji olarak bilinen orta ila şiddetli ağrıdan muzdarip olmaya devam ettiğini hatırlatan Dr. Gülcan, “Bu nedenle teşhisin erken konulup ilk 2-3 gün içinde anti-viral tedaviye başlanılması komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir” diye konuştu. Zona tedavisinde kullanılan ilaçlarla, virüsün yayılmasının kontrol altına alınabildiğini aynı zamanda enfeksiyonun süresini ve şiddetini azaltmanın mümkün olabildiğini söyleyen Dr. Aliye Sevdem Gülcan, “Ancak ilaçların etkinliği şikayetler başladıktan sonraki ilk 72 saatte en yüksek olduğundan tedaviye erken başlanması çok önemlidir. Bunun dışında ağrıyı hafifletmek ve kontrol altına almak için ağrı kesici ilaçlar, döküntü üzerine antibiyotikli kremler de kullanılmaktadır. Bu noktada önemli nokta zamanında hekime başvurmaktır. Ayrıca postherpetik nevralji ve diğer komplikasyonlardan korunmak adına 50 yaş üstü, kronik hastalığı olan kişilerin mutlaka zona aşısı yaptırmaları son derece önemlidir.” Diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Zona Bağışıklık Sistemi Güçsüzleri Seviyor

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

EGT Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin